M.Ö. II. bin yıllarında Yukarı Suriye ve
Mezopotamya'da hüküm sürmüş bir krallık olan Mitanni krallığı Hurriler
tarafından kurulmuş olan devlettir. Hurriler,
M.Ö. 2000 yıllarından itibaren, kuzeyde Kafkaslar’dan güneyde Suriye ve Yukarı
Mezopotamya’ya, batıda Toroslar’dan, doğuda İran’daki Zagros Dağları’nın
ötesindeki Urmiye Gölü’ne kadar uzanan oldukça geniş bir coğrafik alana
yerleşmiş bir halktır. Fakat bu
tarihlerde henüz siyasi bir teşekkül oluşturmamışlardır.
Bölgede Hurriler’e
ait her hangi bir yazılı tablet ya da sanat eseri bulunmamış olmamasına rağmen
Hurri başkentinin bugünkü Urfa civarında olduğu tahmin edilmektedir. Öte yandan
Hurriler’e ait her hangi bir bilgiye rastlanılmamış olması Urfa bölgesinde
yapılan kazıların Urfa’nın güney ya da güney doğusunda değil de kuzeyinde
yapılmış olmasından kaynaklandığı söylenmektedir.
Adlarına ilk
olarak Hitit yazıtlarında rastlanmaktadır. M.Ö. 1800 yıllarında başkenti Hattuşaş
(Boğazköy) olmak üzere Anadolu’da bir devlet kuran Hititler, Hurrilerle ekonomik
güçlerini arttırmak ve daha geniş topraklara sahip olmak amacıyla Kuzey
Suriye’ye düzenlemiş oldukları askeri harekâtlar sırasında karşılaşmışlardır.
Kargamış ve Halpa’yı (Halep) ele geçirmeye çalışan Hititler Hurriler’in savunma
yönünden Hititlere karşı bölge halkını desteklemeleri Hititlerin bu
harekâtlarda başarısız olmalarına sebep olmuşlardır.
Bu halkın
Hititler karşısında başarılı olmaları ise sahip oldukları atlı arabalara bağlanmaktadır.
Çünkü o güne kadar bölge halkı ve Hititler savaşlarda henüz atlı araba
kullanmaya başlamamış olduklarından Hurriler’in bu arabalarla süratli bir
şekilde yapmış oldukları hücumlar karşısında oldukça şaşırmış oldukları ve bu
yüzden başarısız oldukları yazılı tabletlerden anlaşılmaktadır.
Yaklaşık M.Ö. 1500-1450 yıllarında Hurriler Hititlerin
bölgede giderek zayıflamalarından da faydalanarak giderek güçlenip ırkdaşları
Subaru aşiretlerini de hâkimiyetleri altına alarak Batıda Akdeniz’e Doğuda
Kerkük bölgesine, güneyde ise Ken’an iline kadar yayılmışlar Mitanni Krallığını
kurmuşlardır.
Mitanniler tarafından yazılmış bir tablete henüz
rastlanmamıştır. Ancak komşu ülkelere ait arşivlerde M.Ö. XV. yüzyıldan
itibaren bunların güç ve hırslarını anlatan belgeler bulunmuştur. Kendilerinden
Kerkük tabletlerinde kendileri tarafından “Maiteni” şeklinde, Mısır
belgelerinde ise “Mitan” ve “Mitanni” adlarıyla bahsedilmektedir. Mitanni
ülkesine Mısırlılar ve Suriyeliler “Naharina (İki nehir arası), Asurlular ise
“Hanigalbat” adını vermişleridir.
Mitanni Krallığı, bugünkü Ceylanpınar civarında bulunduğu sanılan Vaşşuganni
kentini başkent yapmışlar ve M.Ö. XIV. yüzyıl sonlarında, Kargamış, Harran,
Urfa, Halep ve Antakya gibi kentleri hâkimiyetleri altına almışlardır.
Mitanni Krallığı o dönemin dünya siyaseti bakımından çok önemli stratejik bir
bölge idi. Mezopotamya’dan Karadeniz’e, Akdeniz’e, Mısır’a ve buralardan yine
Mezopotamya’ya giden yollar Mitanniler ülkesinden geçiyordu. Bu coğrafik durum
Önasya’da Mitanniler’e büyük bir üstünlük kazandırmıştır. Mitanniler, daha
sonra bu avantajı kullanıp, Mısır ve Hitit krallıkları arasında üçüncü bir güç
durumuna gelmiş fakat son kralları
Şuppiluliuma'nın ölümünden sonra Hititlerin ve bölgede yeni bir devlet olarak
ortaya çıkan Asurların yoğun saldırılarıyla karşılaşarak M.Ö. XII. Yüzyılda
yıkılarak tarih sahnesinden çekilmişlerdir.
Mitanni Krallığı feodal
bir yapıya sahipti. Devletin başında “Şar Mitanni” veya “Şar Hanigalbat”
unvanını taşıyan bir kral bulunurdu. Bu krala bağlı olarak ülkenin savunmasıyla
görevlendirilmiş birtakım küçük krallar ve beyler vardı. Halk tımarlara sahip
bulunan ve askeri veya mülki birtakım yükümleri olan “Mariannular” veya
soylular, “Hanigalbatlı” denen hür insanlar ve toprağa bağlı, askerlik ve vergi
yükümü altındaki köylüler olmak üzere üç sınıfa ayrılıyordu.
Mitanniler’de Aile,
ataerkil temellere dayanır, evlenmeler ise bütün Ön Asya'da olduğu gibi hukuki
bir akit olarak kabul edilirdi. Medeni, hukuk, şahsi mülkiyet üzerine kuruluydu.
Bununla birlikte arazi ve emlâkin satılması birtakım şartlara ve kayıtlara
bağlıydı. Özellikle soyluların elindeki tımarlar satılamaz, ancak veraset
yoluyla geçebilirdi.
Mitanni sanatında Mezopotamya, Mısır ve Ege sanatlarına ait unsurlar hâkimdir.
Yuvarlak mühürler ve seramikler dışında, bu sanat oldukça kaba ve bütünlükten
yoksundur. Taş üzerine yapılmış oymaların kendine özgü motifleri, hurma dallı
kutsal ağaç, kanatlı güneş, akbaba, saç örgüsü, gül ve yıldız biçiminde süsleri
vardır. Bu motifler, sonradan Asurlular tarafından da benimsendi.
DERLEME
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder