Bölgenin krallarından
birisi bir kız çocuğu olmasını çok istermiş. Bunun için de gece gündüz hiç
durmadan tanrıya yalvarır kendisine bir kız çocuğu vermesini istermiş.
Tüm bu yakarmalarının
sonunda tanrı da ona o çok istediği kız çocuğunu vermiş. Gel zaman git zaman bu
kız büyümüş dillere destan bir güzelliğe sahip genç bir kız olmuş. Üstelik çok
da yardım sever iyi yürekli bir insanmış. Bu özelliği nedeniyle de halk
tarafından çok sevilirmiş.
Günlerden bir gün genç
kızın yaşadığı kente ünlü bir falcı gelmiş. Adet olduğu üzere saraya davet
edilmiş. Yenmiş, içilmiş sonra da sıra fal bakmaya gelmiş. İlk olarak prensesin
falına bakmak istemiş falcı. Onu yanına çağırıp elini kendi elinin içine alıp
avucuna bakmış. Bakmakla da beti benzi atmış, dili tutulmuş, hiç bir şey
söyleyememiş.
Neden sonra lafı
geçiştirmek istemiş falcı ama kral üstelemiş hatta hayatıyla tehdit etmiş
falcıyı. Bakmış ki olmayacak falcı Prensesin elinde gördüklerini başlamış
anlatmaya.
“Kralım demiş, kızınızı
bir yılan sokacak ve onu öldürecek. Bu yazgıyı da hiç kimse bozamayacak.”
Bunu duyan kral çok
üzülmüş. Dünyalar güzeli biricik kızının öleceği düşüncesini bir türlü
kabullenememiş. Günlerce düşünüp taşınmış. Sonunda yılanların ulaşamayacağı bir
yer bulmak gerektiğine karar vermiş ve hemen harekete geçip denizin içinde
korunaklı bir kale yaptırmış ve kızını oraya yerleştirmiş. Bir iki hizmetçiden
başka hiç kimseyi de kızının yanına yaklaşmasına da izin vermemiş. Kaleye yiyecek
içecek taşıyan çok sadık bir de kayıkçı…
Günler böylece geçip
giderken bir gün kayıkçının meyve taşıdığı sepetin içine küçük ama zehirli bir
yılan süzülüvermiş. Kayıkçı da o gün dalgınmış ve sepeti kontrol etmeyi
unutmuş. Böylece yılan meyve sepetinin içinde kız kalesine doğru yola çıkmış.
Meyve sepetini kızın önüne koyduklarında yılan saklandığı yerden bir anda ok
gibi fırlayıp kızı kolundan sokmuş. Prenses o anda orada ölüvermiş.
Mersin’de bulunan kız
kalesinin hikâyesi böyle... Aynı hikâye İstanbul Boğazı girişindeki Kız Kulesi
için de anlatılır.
Masalcı Dede... Derleme…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder